Yahudi Mahallesi

YAHUDİ MAHALLESİ (JOSEFOV VE LETNA)

Eski Şehir’in kuzeyi ve Vltava Nehri’nin doğu tarafında kalan bölge Josefov’u oluşturur. Şehrin kuzeyinde doğuya doğru kıvrılan nehrin hemen karşı kıyısı ise Letna’dır. Eski Şehir Meydanı’nda Aziz Nikolas Kilisesi yanından kuzeye doğru devam eden Parizska caddesine adımınızı attığınız anda bu bölgeye geçmiş olursunuz.

Rivayete göre geleceği görebilme yeteneğine sahip olan Prag’ın kurucusu Prenses Libuse ölüm döşeğindeyken oğlunu yanına çağırır ve ona torunu tahta geçtiğinde dışlanmış küçük bir kavmin gelip bu topraklara sığınmak üzere izin isteyeceklerini söyler. Libuse oğlundan onlara iyi davranmasını ister çünkü beraberlerinde bolluk ve bereket getireceklerdir. Bir asır sonra tıpkı kehanetteki gibi küçük bir Yahudi kavmi kaçarak buraya gelir ve Prens onları bugünkü Yahudi Mahallesi’nin olduğu bölgeye yerleştirir. Yine kehanetteki gibi burada Yahudilerin nüfus ve varlıkları gittikçe artar.

Prag Yahudi Cemaati, Avrupa’nın bilinen en eski cemaatlerinden biridir. Tarihte başa geçenlerin bazıları tarafından dışlanmış olsalar da bölgeye adını veren II. Josef gibi bazıları tarafından da sevilmiş ve her seferinde topraklarına geri dönmüşlerdir. 18. yüzyılın başlarında kentin nüfusunun dörtte biri Yahudilerden oluşurken bu da Prag’ı dünyadaki en kalabalık Yahudi nüfusunu barındıran şehir yapıştır. Bugün hala ortodoks bir Yahudi cemaatine ev sahipliği yapsa da çıkan büyük yangınlar ve Parizska gibi geniş caddelerin yapımı sırasında eski yapısı bozulmuştur.

Ne Kadar Harcanır

Bu gölgede gezeceğiniz her yer için ayrı ayrı bilet almanız mümkün ancak müze bünyesindeki tüm yapıları kapsayan 480 korunalık bileti tercih etmeniz bütçenizi epey düşürecektir. Biletinize dahil olan tüm mekanlar yazın 09:00-18:00, kışın da 09:00-16:30 arasında ve Cumartesi günleri dışında haftanın her günü ziyarete açıktır.

Bölgeyi hakkını vererek gezmek bir tam gününüzü alacaktır. Bu nedenle Yahudilerde çalışmanın yasak olduğu kutsal gün olan Cumartesi gününüzü kentin diğer yerlerini gezmek için ayırmaya dikkat edin.


 

Aklınızda Bulunsun

Bölgedeki dini mekanları gezerken, aslında hemen hemen her dinde bulunan bazı kurallara uymak durumundasınız. Kadınların omuzlarını kapamaları gerektiği için seyahatinizi yaz döneminde yapıyorsanız yanınıza şal almanızda fayda var. Erkekler ise kippa adı verilen minik takkeleri özellikle Eski Yahudi Mezarlığı’na girerken takmalılar. Bunları 5 korunaya girişten de satın alabilirsiniz. Son olarak da tüm sinagogların içinde fotoğraf çekmenin yasak olduğunu, istisnai olarak Eski-Yeni Sinagog’a girerken ödeyeceğiniz 70 koruna karşılığı bu izni alabileceğinizi hatırlatalım. Tüm tarihi mekanlarda olduğu gibi flaşınızın kapalı olduğundan emin olmadan deklanşöre basmayın.


 

Eski-Yeni Sinagog

Yahudi Müzesi bünyesinde bulunmayan bu sinagoga girmek için alacağınız biletler 200 koruna tutarındadır. Kombine biletlerinizin burayı kapsamadığını bilmek adına öncelikle belirtelim.

Parizska’da ilerlerken solunuzda kalacak olan bu minik yapı Avrupa’da varlığını sürdüren en eski sinagogdur. Aynı zamanda 13. yüzyıla dayanan tarihi ile Prag’taki en eski gotik yapılardan biri olma özelliğini de taşır. Gittikçe artan Yahudi nüfusunun ihtiyacını karşılamak için buraya yeni bir sinagog yapılmasına karar verilir. Ancak toprak kazılmaya başlandığında daha önce aynı yerde inşa edilmiş eski bir sinagogun kalıntılarına rastlanır. Eski yapının taşları kullanılarak hemen üstüne yenisi yapılır ki adı da buradan gelmektedir. Ana salona girmek için geçilen kemerdeki 12 üzüm salkımı oyması 12 İsrail kavmini simgeler.


 

Yahudi Belediye Sarayı

Eski-Yeni Sinagog’un hemen yanında, Parizska’nın paralelindeki cadde olan Maiselova üzerinde bulunan saray, aynı zamanda Başhaham’ın konutudur. Yapının üstünde yükselen  kulede zamanı Musevi ve Roma rakamları ile gösteren iki saat bulunmaktadır.


 

Yahudi Müzesi

Müze aslında Maisel Sinagogu, İspanyol Sinagogu, Pinkas Sinagogu, Klausen Sinagogu, Eski Yahudi Mezarlığı ve Merasim Salonu’nundan oluşan bir komplekstir. II. Dünya Savaşı’ndaki soykırımdan sonra yok olan bir ırkın varlığını belgelemeyi amaçlayan bir müze kurulması düşüncesiyle Bohemya’nın çeşitli yerlerindeki sinagogların hazineleri Prag’a getirilir. Şehirdeki Yahudi cemaatinin katkılarıyla bu kültüre ait çeşitli objeler, kitaplar ve el yazmaları koruma altına alınır.


 

Pinkas Sinagogu

Parizska ve Maiselova caddelerini güneyde kesen Siroka Caddesi üzerinde bulunan girişle Yahudi Müzesi kompleksine girmiş olacaksınız. Kombine biletlerinizi buradaki kapıdan da temin edebilirsiniz.

Prag’da korunmuş olan ikinci en eski sinagog olan gotik yapı insanı derinden sarsan önemli bir özelliğiyle diğerlerinden ayrılıyor. Varlıklı bir ailenin özel ibadet yeri olarak yapılmasına rağmen daha sonra genişletilmiş, II. Dünya Savaşı sona erdikten sonra da 80.000 Çek asıllı soykırım kurbanının isimleri sinagogun duvarlarına yazılmıştır. Ayrıca Terezin kampındaki çocukların çizdiği resimlerin sergilendiği bir bölüm de mevcuttur.


 

Eski Yahudi Mezarlığı

Avrupa’nın en eski Yahudi mezarlığına, sinagogun dış avlusundan geçerek küçük bir patikadan çıkılır. Bölgeye kapatılan Yahudilerin ölülerini getto dışında gömmelerine izin verilmiyordu. Bu nedenle mezar taşlarının sıklığından da anlayabileceğiniz gibi üst üste yapılan mezarlar 12 katı bulmuş ve 12.000 mezar alanında 100.000 kadar kişi gömülmüştür. Hitler II. Dünya Savaşı sırasında tüm Yahudi mezarlarının da yok edilmesi emrini vermiştir. Oysa bir istisna olarak buradaki mezarlığın bırakılmasını istemiş ve soykırım tamamlandıktan sonra müze olarak kullanmayı amaçlamıştır. Mezarlık 15. yüzyıl sonlarından 18. yüzyıl sonlarına kadar kullanılmıştır.


 

Klausen Sinagogu

Mezarlığın hemen çıkışında bulunan bu barok yapı 17. yüzyıl sonlarında yapılmış ve 19. yüzyıl sonlarında da yeniden dekore edilmiştir. Prag’taki en büyük sinagog olmasına rağmen üç küçük yapıdan oluştuğu için Almancada “küçük bina” anlamına gelen “klaus” kelimesinin çoğuluyla adlandırılmıştır. Bugün içerisinde Yahudi geleneklerini ve yaşam tarzını anlatan bir sergi bulunmaktadır.


 

Merasim Salonu

Klausen Sinagogu’nun yanında bulunan yapı ölü yıkama gibi ritüellerin yapıldığı bir salona sahiptir ve 16. yüzyıldan I. Dünya Savaşı sonlarına kadar kullanılmıştır. Üzerinde İbranice figürler bulunan saat kulesi 18. yüzyılda eklenmiştir.


 

Maisel Sinagogu

Maiselova Caddesi’nden Aziz Nikolas Kilisesi’ne doğru yürürken solunuzda kalacak olan sinagog, bölgede bulunan çoğu yapı gibi Prag Yahudi Mahallesi’nin zengin Belediye Başkanı Mordecai Maisel tarafından yaptırılmıştır. 16. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş ancak bir sonraki yüzyılın sonlarında çıkan büyük yangında kullanılmaz hale gelmiştir. Bugün göreceğiniz binanın yapımı 1905 yılında tamamlanmıştır. Bohemya’nın çeşitli yerlerinden getirtilen gümüş, kumaş ve kitap gibi dinsel önemi büyük olan nesneler sergilenmektedir.


 

İspanyol Sinagogu

Tüm bu yapılar arasında en yeni ve en gösterişli olanı yeniden Siroka Caddesi’ne dönüp doğuya doğru yürüdüğünüzde solunuzda kalacak olan İspanyol Sinagogu’dur. Hemen karşısında bulunan Franz Kafka anıtı da turistler tarafından büyük ilgi görmektedir. 1868 yılında, daha önce burada bulunan Eski Yahudi Okulu’nun yerine ve Güney İspanya’da bulunan Elhamra Sarayı örnek alınarak yapılmıştır. İç mekan süslemelerinde Musevi, Katolik ve İslami motiflerin bir arada bulunması dikkat çeker. Bugün burada Çek Yahudi tarihini anlatan bir sergi bulunmaktadır.


 

Golem

Prag sokaklarında gezen mistik canlıların hikayeleri her bölümde olduğu gibi burada da karşımıza çıkıyor. Musevi folklorunda golemlerle ilgili birçok hikaye bulunsa da en bilineni bu masallar diyarında geçiyor. Genellikle iri cüsseli, düşük zekalı ve çamurdan yaratılmış insansılar olarak tasvir edilen bu yaratıkların temel amacı yaratıcısını korumaktır. Musevilerce antisemitistlere karşı halkı koruduğuna inanıldığı için kentin en karanlık günlerinde en ünlüsü doğmuş olur.

Efsaneye göre bugün hala mezarını Prag Yahudi Mezarlığı’nda ziyaret edebileceğiniz Haham Löw, sihirli güçleri sayesinde dört elemente hükmedebiliyordu. Kilden yaptığı heykelin alnına İbranice “emet” yani “doğruluk” yazdı ve ona can verdi. Haftanın altı günü asıl görevinin yanında Haham Löw’e de sinagogda yardımcı olan golemin Musevilerin dini günleri olan Cumartesi günleri çalışması yasaktı. Bu günlerde golemin alnındaki kelimenin ilk harfi siliniyor ve yazı “met” yani “ölüm” olarak değişiyor, bu da onun tüm gün hareketsiz kalmasını sağlıyordu. Hikayenin başka bir versiyonunda ise Haham Löw’ün golemin ağzına onu canlandırmak için bir tablet koyduğu da anlatılır. Oldukça güçlenmiş olan golem zamanla söylenenleri daha az dinlemeye başlar. Bir Cumartesi günü uyutulması unutulur ve kontrolden çıkıp binaları yıkmaya, etrafa zarar vermeye başlar. Alnındaki yazıyı tamamen silen, ya da diğer hikayeye göre ağzındaki tableti sonsuza kadar çıkaran, Haham Löw, yaratığın cansız bedenini Eski-Yeni Sinagog’un tavan arasına saklar.


 

Aziz Yakub Kilisesi

Eski Kent Meydanı’ndan Celetna Caddesi’ne girip hep solda kaldığınızda kuzeye doğru yürürken sağınızda kalacak olan kilisenin yapımı 13. yüzyıl sonlarında tamamlanmıştır. İddialı gotik yapısı 17. yüzyılda çıkan büyük bir yangında harap olmuş, yerine yapılan kilisede barok mimari öğeleri kullanılmıştır. Bugün oldukça değerli tablolara da ev sahipliği yapmakta ancak en büyük ilgiyi gerçek bir sanat eseri olan gösterişli dev orgu çekmektedir.


 

Prag Kent Müzesi

Kırmızı ve sarı metro hatları üzerinde bulunan Florenc durağında indiğinizde Prag Kent Müzesi’nin tam önüne çıkmış olacaksınız. Tarih öncesinden günümüze kadar kenti anlatan 500.000’den fazla belge ve objeye ev sahipliği yapan müzede 17. yüzyıldan kalma bir de Prag maketi bulunmaktadır. Pazartesi günleri dışında haftanın her günü 09:00-18:00 arası ve her ayın son Çarşamba günü saat 20:00’e kadar açıktır. Giriş ücretleri ise yetişkinler için 120, çocuklar için ise 50 korunadır.


 

Azize Agnes Manastırı

İspanyol Sinagogu’ndan Vltava Nehri’ne doğru yürüyün. Nehre ulaşınca sağa dönüp doğuya doğru yürümeye devam edin. Sağ tarafınızda bulunan büyük hastaneyi geçtikten sonra manastırın duvarlarını görmeye başlayacaksınız. 13. yüzyıl başlarında Azize Clara Tarikatı tarafından yaptırılan manastır Prag’ın ilk gotik yapılarından biridir. Zamanında kilise ve revaklardan oluşan büyük bir kompleksti ancak kullanılmadığı dönemler oldukça bakımsız kalmasına neden oldu. 1963 yılında Ulusal Galeri bünyesine alınan yapıda bugün muhteşem bir Bohemya ve Orta Çağ Orta Avrupa Sanatı sergisi bulunmaktadır.


 

Letna Parkı

Vltava Nehri’nin karşı kıyısını oluşturan Letna Parkı yerel halkın gözde dinlenme mekanlarından biri olmasının yanında Eski Kent’i tepeden ve farklı bir açıyla gören manzarasıyla da fotoğraf çekmeyi seven turistler için oldukça popülerdir. Eski Kent Meydanı’ndan Parizska Caddesi boyunca yürümeye başladığınızda bir süre sonra nehrin karşı tepesinde bulunan dev bir metronom fark edeceksiniz. 19. yüzyıl sonlarında park haline getirilmiş olan geniş alanın en tepe noktasına 1953 yılında büyük bir Stalin heykeli dikilmiştir. 1962 yılında yıkılan heykel yerine 25 metre yüksekliğinde ve 7 ton ağrılığındaki bu metronom inşa edilmiştir ve 1991’den beri çalışır durumdadır. Parkın tarih boyunca protestolara da sahne olan büyük açık alanında 1996 yılında Michael Jackson’ın verdiği konsere 127.000 kişi katılmıştır. Yerel halk bölgeyi anlatırken bu konseri öve öve bitiremiyor. Biz de atlamış olmayalım.


 

Modern ve Çağdaş Sanat Merkezi

12, 17 veya 24 numaralı tramvay hatları üzerinde bulunan Veletrzni Palac durağında indiğinizde kompleksin girişine gelmiş olacaksınız. 1928 yılında yapımı tamamlanan bu büyük bina 19. ve 20. yüzyıla ait Picasso ve Cezanne gibi birçok önemli sanatçının eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. 10:00-18:00 saatleri arasında açık olan müze birçok farklı bölümden oluşmaktadır ve kombine biletler yetişkinler için 300 korunadır.


Prag seyahatinizde gezebileceğiniz diğer bölgeler için lütfen aşağıdaki ilgili linklere göz atın;

Kale BölgesiKüçük MahalleEski KentYeni KentÇevre BölgelerÇevre Kentler


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir